Kentteki depremlerde Mimar Sinan Mahallesi’ndeki 9 katlı binanın yıkılması sonucu kızı, torunu ve damadını kaybeden Arif Anaç, AA muhabirine, kendisinin deprem sırasında İstanbul’da olduğunu ve haberi alır almaz döndüğünü söyledi.
Depremlerde 100’e yakın akrabasını kaybettiğini anlatan Anaç, şöyle konuştu:
“Yani benim için 6 Şubat mahşerin bir provasıydı. Allah bunu bir daha düşmanıma dahi göstermesin. Evlat acısı görmeyen, ‘Ben bu dünyada acı gördüm’ demesin. Çünkü mal, mülk her şey yerine gelir ama evlat gelmez. Bugün bir yıl üzerinden geçmiş ama acı hiç eksilmiyor. Sanki vücudumda kalan yara izi gibi bir şey. Ölen kişi kurtuldu, geride bizler kaldık. Memleket yıkılmış, taş üzerinde taş kalmamış” dedi.
Depremin daha ilk dakikalarında kolundaki saatini 04.17’de durdurduğunu ifade eden Anaç, “Ben saatimi 25 yıldır kullanıyorum. 6 Şubat tarihinde 04.17’ye ayarladığım zaman benim için durdu. Çünkü artık benim öyle eskisi gibi bir yaşantım yok” dedi.
Daha önce özel günlerde taktığı kol saatini artık hiç çıkarmadığını dile getiren Anaç, şöyle devam etti:
“Depremden saatler önce kızım, damadım ve torunumla görüntülü konuştuk. Torunum yeleğini giymişti, onu çıkardı bana gösterdi. Sabah kardeşim beni aradı ve Adıyaman’da büyük deprem olduğunu, kızımın yaşadığı binanın da yıkıldığını söyledi. Kimi aradıysam ulaşamadım, ne yapacağımı bilemedim hemen uçakla kente geldim. Gelirken de saatimi 04.17’de bıraktım. Çünkü benim için zaman, yaşam bitti. Memleketimde cadde ve sokaklarda yürüyorum, anılarım yıkıldı, arkadaşlarım vefat etmiş. Artık hatıralarımı telefonuma sakladım. Aklıma her geldiklerinde dua ediyorum.”
Torununun 18 Ocak’ta doğum günü olduğunu aktaran Anaç, “18 Ocak’ın da bende özel bir yeri vardı, çünkü torunumun doğum günüydü. Ben yanında olamasam da ona harçlığını yollardım, bu benim için bir sevinçti. O artık yok, başka çocukları severek onları torunum yerine koyuyorum. Ne yaparsam yapayım, eskisi gibi yüzüm gülmüyor” diye konuştu.